Enno’lara Teselli Ebeveynlere Ders / A. Erkan AKAY

İnsanoğlunun, kusurları başkasında görme “mahareti” vardır. Anne babamızla tartışırken, çocuğumuzdan yakınırken, ilişkilerimizde kırıcı tavırlar takınırken kendimizi dışarıdan göremez ama aynı hâli en yakınlarımızda dahi gördüğümüzde onları ayıplar, kınar, çekinmeden uyarırız. Çocuklarının beğenmedikleri hâllerine devamlı olarak maruz kalan anne babalar, onların bu hâllerini kabullenmektense kendi buyurgan ve uyargan hâllerini kabullenip günbegün benimseyerek sonunda çekilmez insanlar oluverirler. Niyet iyi, amel yanlış, sonuç felakettir. Ezilen çocuk kendine güvenini yitirir, sevgi görmediği hâlde başka çaresi olmadığı için ailenin ve evin içindeki konumunu korumaya devam eder ancak ruhen ve zihnen yavaş yavaş oralardan uzaklaşmaktadır.

“Enno ya da asfalttaki karahindiba” isimli kitabımızın kahramanı Enno da böyle, annesinin beklentilerini karşılayamadığı için suçluluk ve eksiklik duygularıyla boğuşan, sakarlığı, iş bilmezliği, derslerindeki başarısızlığı ve hepsinden kötüsü; bunlardan sürekli şikayet eden annesi yüzünden karıncalara, salyangozlara, karahindibalara karışmak isteyen, bir yandan da varlığına inandığı Hayalistan gezegenindeki dedesi ve gerçek ailesi hakkında hikâye yazan bir garip çocuk. Mükemmel bir eğitim sisteminde karşımıza bilinçsiz ebeveynin bu hatasını düzelteceğini, aileyi yönlendireceğini umduğumuz bir ya da birkaç öğretmen çıkabilir ancak Enno öyle bir eğitim sisteminin çocuğu değil ki öğretmeni de ona bu konuda destek olamıyor, onu kazanmanın bir yolunu aramıyor. Aksine annenin şikayetlerini körüklemekten hoşlanıyor. Dolayısıyla Enno kendisinden üstün bir çocuk olduğunu kabul ederek arkadaşı Olsen’e ve hayallerine sığınıyor. Neyse ki Olsen onun hayallerinin, zihninin ve kişiliğinin değerini anlayan bir dost ve ondaki cevherin ortaya çıkmasına önayak olacak kadar da aklı başında bir çocuk. Enno üstün zekâlı arkadaşı Olsen’in, arkadaş ortamlarında bir karizmaya sahip olmasını sağlamaya çalışırken üstün zekalı ve özel yetenekli çocukların neler yaşadığını bilen Olsen de Enno’ya kendisininkine benzer bir yol çizmeye çalışıyor. Ellerini nereye koyacağını bilemediği için resim yaparken insanların kollarını ve ellerini çizmeyen Enno (S. 56)başarısız çocuk olmanın yüklerini taşırken ablası Elena’dan, babasından ve Olsen’in annesinden de küçük ama cansuyu niteliğinde destekler görüyor.

Başarısız Çocuğun Duygularına Dair…

Enno’nun hikâyesi, onunkine benzer hayatlar yaşayan çocuklar için bir teselli ve umut taşıyor. Ancak o çocukların ailelerine ulaştırdığı dersler çok daha önemli. Başarısız çocuğun içindeki kırılmaları duyamayan anne babalara dokunabilir. Pedagoji kitaplarından edinilemeyen düsturları, duygusuyla gönüllere nakşedebilir.

“Annesi hep Olsen’in arkasında duruyor ve oğluna kusursuz olduğunu, diğerlerinin bunu anlamadığını, çünkü onun kadar zeki olmadıklarını söylüyor. Ve büyüdüğünde kendi yolunu bulacağını da… Bunu, yani büyüdüğümde kendi yolumu bulacağımı, annem bana asla söylemiyor. Annem daima şunu diyor: “Ah, Enno, büyüdüğün zaman ne olacaksın?” Sonra da endişeyle başını sallıyor”. (S.23)

Ve bir muhasebeye çağırabilir yetişkin okurunu. Olsen Uslucan küresel ısınmanın durdurulabileceğine dair yaptığı bir hesaplamayla, Enno ise evi tutuşturup yangın çıkardığı için gazeteye çıkmış çocuklardır. Enno’nun kardeşi Elena da “Bambaşka” soyadını hak etmeyecek kadar normal, kusursuz hatta süperdir. (S. 25) Çocuklar arasındaki ayırdı dile getirerek başarısız olanı başarılı olana özendirebileceğini düşünen yetişkinlerin hataya düştüğünü aşağı yukarı hepimiz biliriz ama aynı kıyas imkânına sahip olduğumuzda bu hatadan ne kadar kaçınırız? Çocuğumuzun bir konuda, çoğunlukla derslerinde, başarısız olduğundan yakınmak ve bunu koz hâline getirmek yerine onun başarılı olduğu bir alanı aramak ve günyüzüne çıkarmak için ne kadar çaba sarf ederiz? Enno’nun Hayalistan’ındaki katil balıklar aslında katil balıklar değillerdi, onlara yanlışlıkla ya da şaka olsun diye bu ismi takan bir yavru göbekli balık yüzünden böyle anılmaya ve bir süre sonra da isimlerinin hakkını verecek kadar korkutucu davranmaya başladılar. Bu sorunu, Alimler Meclisi’ne katılan Enno’nun önerisi çözdü. Bu çok basit bir çözümdü. Karina balıklarıyla konuşup neden böyle davrandıklarını öğrendiler ve sonra göbekli balıkların onlardan özür dilemesini sağladılar. Onlar da bir daha katil sıfatını benimsemedi ve etrafa korku salmadı. Dilbilgisi dersi zayıfın da altında olduğu hâlde kendi bildiğince yazmak isteyen Enno, Akran zorbalığıyla birleşen öğretmen ve ebeveyn gafletinin çözümünü vermiş bize hikâyesinde. Damdan düşenin hâlinden anlıyor. Ve dahası; farklı olmanın, bütün farkları eksiklerinden ibaret bir “farklı” olmanın düşündürdükleriyle karşı karşıya getiriyor bizi defalarca.

“O sırada bir salyangoz gördüm ve keşke bir salyangoz olsaydım diye düşündüm. O zaman eve gitmem sekiz yıl sürerdi ama kimse bunun için bana kızmazdı. Çünkü salyangozlar böyledir, gidecekleri yere ulaşmaları epey zaman alır. Salyangozlar için bu normaldir. Kimse bir salyangozdan daha fazlasını beklemez”. (S. 45)

“Doğrusunu söylemek gerekirse, liseye gidemeyeceğim için mi, yoksa liseye gidemediğim için annemin hayal kırıklığına uğramasına mı üzüldüm, bilmiyordum. Bu iki duyguyu birbirinden ayırmayı beceremiyordum. İkisi de eriyip kaynaşıyor ve tek bir duyguya dönüşüyordu: Başarısızlık duygusuna”. (S.62)

“Annem benimle nadiren konuşur, çoğunlukla ya hakkımda konuşur ya da bana bildirimde bulunur, sonra da ona neden cevap vermediğime şaşırır. Benim ne düşündüğümle hiç ilgilenmediğini hissederim. Sadece ona hak vermemi ve söylediklerini yapacağıma dair söz vermemi ister. Ama peki, haklı olmadığını düşündüğümde ne olacak? Yalan mı söyleyeyim ona?” (S. 100)

Çocuğu istediğimiz gibi düşünmeye zorlayarak onu iteceğimiz tehlikeli bataklığı apaçık gösteriyor. Ama endişelenmeyin; sonunda Enno için bir çıkar yol bulunuyor! Tıpkı çocukluğumuzdan beri etrafımızda olan onlarca “başarısız” çocuğun kendilerine bir yol, bir meslek, bir iş, bir eş bulduğu gibi. Şimdi hep birlikte sınıf arkadaşlarımızı hatırlayalım! Bu satırları okuyan nadirler arasında başarısızlar kulübünden birileri olduğunu sanmıyorum ancak mutlaka başarısız yaftasıyla yaftalanmış arkadaşlarımız vardı. Onlar da bir iş, meslek, eş sahibi olmadılar mı? Çoğu oldu elbette. Bazıları en başarılılarımızdan daha mutlu bile olabilir. Kendilerine uygun birer yol buldular. Ama bu yolda ailelerini geri de mi bıraktılar yoksa birlikte mi yürüdüler. İşte Enno bize “birlikte yürüyelim” diyen çocuk! Onun bu teklifini kabul etmemiz gerekiyor.

Enno’nun Dili

Olsen’in çaktırmadan yarışmaya gönderdiği Hayalistan hikâyesiyle “Umut Vadeden Genç Yazar Ödülü”nü kazanamasa da kitabı yayımlanmaya değer bulunan Enno’nun dilinin çok zayıf olduğunu Almanca öğretmeninden biliyoruz.:) Peki ya kitabımızın dili nasıl? Yazarımız Astrid Frank, anlatıcı Enno ile yazar Enno’yu birbirinden ayırmış. Enno’nun anlattığı ve gövde metni oluşturan kısımlar siyah yazı rengiyle ve usta bir yazara yakışır şekilde. Enno’nun Hayalistan hikâyesini yazdığı kısımlar ise kırmızı yazı rengiyle ve dilbilgisi-imla açısından acemi bir yazarın elinden çıktığını belli edecek, konuşma doğallığında. Her iki kısmın çevirisi de gayet başarılı ve yalın.

Kitapta bir iki küçük dizgi hatasına rastladım. Eksik hecelerden ibaret bu hatalar 9. baskıda düzeltilebilir; “burnu sokma” (S. 55), “hiçbir şekilde okula gitmemi söyleyen” (S. 124), “Çünkü annem, bendeki farklılığın kendi ailesiyle ilgili olabileceği şüphesinin dile getirmesine bile katlanamıyor.” (S. 47)

Bir de her ne kadar bu kitapta bariz ve çokça yapılan bir hata değilse de şu son cümledeki altı çizili kelimeden hareketle dilimizde yeni bir kanser gibi yayılmakta olan gereksiz -lılık -lilik eklerine dikkat çekmek istiyorum. Bu durumları ne kadar erken fark eder ve tartışmaya açarsak üzerimize yıkılmak üzere olan yozlaşmadan kurtulma ihtimalimiz o kadar artar. “Fark” ve ondan türeyen “farklı” kelimeleri tamam ama “farklı” kelimesine -lık eki getirerek hiç gerek yokken türettiğimiz “farklılık” kelimesi aslında çoğu zaman başa dönerek “fark” kelimesine tekabül ediyor. Benzer her kullanım için geçerli olmayabilecek ama çoğu zaman geçerli olan bu inceliği açmak için sözlükten bazı örnekler vereceğim:

Verim: (1) Çalıştırılan, işletilen, bakılan bir şeyin verdiği sonuç veya bu sonucun niceliği, mahsul, randıman. (2) Ortaya çıkan, istenilen, beklenilen sonuç, semere (3) Elde edilen ürün, hizmet vb.yle onu elde etmek için harcanan iş arasındaki oran.

Verimli: Verimi iyi ve bol olan, bitek, randımanlı, mahsuldar, mümbit, müsmir, verimkâr.

Verimlilik: verimli olma hâli

“Verimlilik” kelimesini “verimliliği artırmak gerekiyor” ifadesinde kullandığımızda bir insanın ya da işletmenin verimini artırmak gerektiğini mi kast ediyoruz, yoksa verimli insanların, işletmelerin sayısını artırmayı mı kast ediyoruz. Bu ayırdı yapmaksızın her yerde “verimlilik” kelimesini tercih ediyoruz gibi görünüyor. Bu fazladan ek kullanımları o kadar yaygınlaştı ki çoğumuz “sorum” diye bir kelime olduğunu unuttuk, “sorumluluk” tek seçeneğimiz oldu. “Gerek” ya da “gereği” yerine “gereklilik” ya da “gerekliliği” gibi kullanımlara sıkça rastlamaktayız. Bundan sonra metinlere bir de bu gözle bakacak olursanız sadeliğin güzelliğine varabilir ve en azından kendi tercihinizi değiştirebilirsiniz. Ve zaten tüm köklü değişimler böyle başlar. Biz bu köklü değişimleri yapmadan, dili süt emer gibi emen genç okurlarımızı sağlıklı beslemiş olamayacağız.

Son olarak…

Değerlendirmemizin sonunda kitabımızın özellikle 5-6. sınıflar olmak üzere ortaokul seviyesine uygun, keyifle okunabilecek bir eser olduğunu belirtelim. Kitabımız, bazıları bölüm başlarındaki imgeler, bazıları tam sayfa sahne alıntıları olmak üzere seyrek bir dağılımla, az renkli, bu yaş grubuna uygun hoş çizimler içeriyor. Kitap 13,5 x 19,5 cm ölçülerinde, seyahat okumaları için birebir. Anne-babalara ve öğretmenlere mutlaka okumalarını, çocuklarıyla bu konuları tartışmalarını, benzer maruziyetlerin çözümlemesi için bu kitabı aracı kılmalarını tavsiye ettiğimizi tekrar ve önemle vurgulayalım. 2017 Zürih Çocuk Kitabı Ödülü aldığını da hatırlatalım.

Enno ya da asfalttaki karahindiba

Astrid Frank

Kırmızı Kedi Çocuk Yayınları

Kasım 2022

139 sayfa

https://www.kitaphaber.com.tr/ennolara-teselli-ebeveynlere-ders-k5612.html